Sayfalar

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Ankara’ nın Zarif Kuğuları

                

  Bir başka severimAnkara’yı…                                                                               
           Kırıkkale’ ye olan yakınlığı nedeni ile sayısız hizmetlerinden
      yararlandığımız güzel başkentimiz…
           Anıtkabir’ i, Çankaya’ sı, Atatürk Orman Çiftliği, Gençlik Parkı,
      Tunalı Hilmi Caddesi ile simgeleşen bu tarihi şehir zihnimde   
      çocukluğumdan beri en anlamlı yere sahip.
          Hepimiz bir kere de olsa mutlaka ziyaret etmişizdir.
          Anılarımızda yer eden, adıyla özdeşleşmiş, geçmişi ile bizi kendisine
     çeken bu yerler her dönem vazgeçilmezlerimizdendir.
          Ankara’ nın bilinen mekanlarından biri de,
          Adını yıllar önce, Viyana Belediyesi tarafından hediye edilen
     kuğulardan alan  Kavaklıdere’ deki Kuğulu Park.
        Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Dursun Erkılıç’ ın ”Ankara Sevdası
    adlı yazısında: “Başkenttir ama zor kenttir;  yorar adamı.
    Cefanın binbir türü, acının her rengi vardır onda. Ateş
    tenlidir, yakar adamı. Alevin kızıllığı kadar net, dumanın
    griliği kadar pusludur.” dediği Ankara,
          Bu Pazar sabahında,
          “Acının her rengi” yoktu belki ama doğal yapısı, sessizliği, beyaz
     kuğuları ve gökyüzüne uzanan ağaçları ile dört mevsimin renklerini
     ayrı ayrı yaşayan ve yaşatan güzelliği ile puslu idi, Kuğulu Park’ ta…
         Bağlılık ve ölümsüz aşkın,
         Zarafet ve asaletin,
         Saflığın simgesi olarak bilinen kuğular, uzun boyunlarıyla yavaş
     yavaş süzülürken sisler içindeki durgun suda bale yapar gibiydiler.
       Birbirlerine en sadık hayvanlar arasında ilk sıralarda yer alan kuğular,
    kendilerine özgü sesleri ile birbirlerine duydukları sevgiyi dile
    getiriyorlar.
         Ağaç dallarına kümelenmiş güvercinler en sevimli halleriyle bu  
    sessiz gösteriye eşlik ediyorlar sanki.
        Arada bir hep birden havalanıp kanat çırpışlarından ürkmüyor güzel
    kuğular… 
         Belli ki, alışmışlar birbirlerine…
         Ara sıra kendisini gösteren kış güneşi, içime huzur dolduruyor
     ışınlarıyla…
         Gözlerimi kapıyorum.
        Zarif kuğuların beyaz büyüsü, “kar” ın beyaz büyüsü gibi çekiyor beni
    kendisine…
        “Siz de sever misiniz kuğuları?”
         Az ileride oğluyla kuğuları seyreden,
         Sonradan tanıştığımız Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu
    Nuran Bayram , cevabımı beklemeden devam ediyor:
         “Oğlum Barışcan ile sık sık geliriz Kuğulu Park’ a. Çoğu zaman da
    yalnız gelirim. Biliyor musunuz, ben kuğularla konuşurum. Beni
    anlarlar. Ve her geldiğimde bir dilek tutarım onlar için.”
         “Siz?” diyor, “Siz de konuşur musunuz?”
      “Evet.” diyorum. “Hayatın tam içinde yaşamak bu işte. Bulunduğunuz
    yerle bütünleşmek… Kendini oranın bir parçası gibi hissetmek…”
        Aynı bakışı yakalıyoruz.
        Konuşurken heyecanından müthiş bir enerji aldığım Nuran Hanım
    gibi ben de bir dilek tutuyorum.
       “Merhametle acımasızlığı, güzellikle çirkinliği beyazıyla
    yoğuran bir gökyüzü ikramı” olan “kar” ın yağması için…
        Lapa lapa yağarken kuğuların muhteşem görüntülerini hayal
    ediyorum.
        Bembeyaz kuğular ve bembeyaz kar…
        Asalet ve saflık…
        Bu Pazar ritüelinde, saatler sonra Kuğulu Park’ tan ayrılırken,
        Beyaz ve zarif kuğular kalıyor aklımda,
        Rüya gibi süzülüşleri ile… 
16.02. 2008
il gazetesi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...