Bir başka severimAnkara’yı…
Kırıkkale’ ye olan yakınlığı nedeni ile sayısız hizmetlerinden
yararlandığımız güzel başkentimiz…
Anıtkabir’ i, Çankaya’ sı, Atatürk Orman Çiftliği, Gençlik Parkı,
Tunalı Hilmi Caddesi ile simgeleşen bu tarihi şehir zihnimde
çocukluğumdan beri en anlamlı yere sahip.
Hepimiz bir kere de olsa mutlaka ziyaret etmişizdir.
Anılarımızda yer eden, adıyla özdeşleşmiş, geçmişi ile bizi kendisine
çeken bu yerler her dönem vazgeçilmezlerimizdendir.
Ankara’ nın bilinen mekanlarından biri de,
Adını yıllar önce, Viyana Belediyesi tarafından hediye edilen
kuğulardan alan Kavaklıdere’ deki Kuğulu Park.
Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Dursun Erkılıç’ ın ”Ankara Sevdası”
adlı yazısında: “Başkenttir ama zor kenttir; yorar adamı.
Cefanın binbir türü, acının her rengi vardır onda. Ateş
tenlidir, yakar adamı. Alevin kızıllığı kadar net, dumanın
griliği kadar pusludur.” dediği Ankara,
Bu Pazar sabahında,
“Acının her rengi” yoktu belki ama doğal yapısı, sessizliği, beyaz
kuğuları ve gökyüzüne uzanan ağaçları ile dört mevsimin renklerini
ayrı ayrı yaşayan ve yaşatan güzelliği ile puslu idi, Kuğulu Park’ ta…
Bağlılık ve ölümsüz aşkın,
Zarafet ve asaletin,
Saflığın simgesi olarak bilinen kuğular, uzun boyunlarıyla yavaş
yavaş süzülürken sisler içindeki durgun suda bale yapar gibiydiler.
Birbirlerine en sadık hayvanlar arasında ilk sıralarda yer alan kuğular,
kendilerine özgü sesleri ile birbirlerine duydukları sevgiyi dile
getiriyorlar.
Ağaç dallarına kümelenmiş güvercinler en sevimli halleriyle bu
sessiz gösteriye eşlik ediyorlar sanki.
Arada bir hep birden havalanıp kanat çırpışlarından ürkmüyor güzel
kuğular…
Belli ki, alışmışlar birbirlerine…
Ara sıra kendisini gösteren kış güneşi, içime huzur dolduruyor
ışınlarıyla…
Gözlerimi kapıyorum.
Zarif kuğuların beyaz büyüsü, “kar” ın beyaz büyüsü gibi çekiyor beni
kendisine…
“Siz de sever misiniz kuğuları?”
Az ileride oğluyla kuğuları seyreden,
Sonradan tanıştığımız Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu
Nuran Bayram , cevabımı beklemeden devam ediyor:
“Oğlum Barışcan ile sık sık geliriz Kuğulu Park’ a. Çoğu zaman da
yalnız gelirim. Biliyor musunuz, ben kuğularla konuşurum. Beni
anlarlar. Ve her geldiğimde bir dilek tutarım onlar için.”
“Siz?” diyor, “Siz de konuşur musunuz?”
“Evet.” diyorum. “Hayatın tam içinde yaşamak bu işte. Bulunduğunuz
yerle bütünleşmek… Kendini oranın bir parçası gibi hissetmek…”
Aynı bakışı yakalıyoruz.
Konuşurken heyecanından müthiş bir enerji aldığım Nuran Hanım
gibi ben de bir dilek tutuyorum.
“Merhametle acımasızlığı, güzellikle çirkinliği beyazıyla
yoğuran bir gökyüzü ikramı” olan “kar” ın yağması için…
Lapa lapa yağarken kuğuların muhteşem görüntülerini hayal
ediyorum.
Bembeyaz kuğular ve bembeyaz kar…
Asalet ve saflık…
Bu Pazar ritüelinde, saatler sonra Kuğulu Park’ tan ayrılırken,
Beyaz ve zarif kuğular kalıyor aklımda,
Rüya gibi süzülüşleri ile…
16.02. 2008
il gazetesi