Sayfalar

26 Aralık 2010 Pazar

Bir Masaldı Çocukluğumuz


Baş döndürücü bir hızla geçiyor zaman.
Ve biz kaçırdık elimizden çocukluğumuzu.
Ama unutmadık.
İçimizdeki o "sırça köşk",
Masalsı günlerin en özel anlarını gizliyor kendi kahramanıyla.
O döneme ait bir fotoğraf,
Bir anı,
Bir eşya,
Hiç kaybetmediğiniz ya da bir yerlerde tesadüfen karşılaştığınız bir çocukluk arkadaşınız o çocuksu masumiyetin büyüsünü, yıllar sonra bile aynı keyifle geri verebiliyor size.
İçinde en güzel çocuk oyunlarının oynandığı sayısız bahçelerinden gülümseyerek...
Kocaman bir çocuk yüreği ile...
Sımsıkıya bağlandığımız arkadaşlıklarımız vardı o yıllarda.
Büyük düşlerimiz vardı dünyaya meydan okuyan.
Gülüşlerimiz vardı sebepsiz.
En masum duygularla yaşadığımız çocukça sevgilerimiz vardı.
Çekiştiğimiz, kıskandığımız, kavga ettiğimiz, küstüğümüz ama ayrılamadığımız...
O saf,
Tertemiz,
Sevecen çocuk dünyamızda bir yandan sosyalleşmeyi öğrenirken,
Diğer yandan da kaybetmenin ya da kazanmanın paylaşımını da öğrettik birbirimize.
Bir şiir gibi,
Bir şarkı gibi sihirli sayışmalarla başlayan, adlarını hiç unutamadığımız en güzel çocuk oyunlarını saklar belleğimiz; köşe kapmaca, birdir bir, seksek, saklambaç, aç kapıyı bezirgan başı, güvercin takla, kovalamaca, çelik çomak, çember, beş taş, çift ip...
Acıkmanın, yorulmanın, susamanın , üşümenin gerçekçiliğinden uzak,
Kan ter içinde kalıncaya kadar,
Annelerimizden azar işitme pahasına unuttuğumuz akan zaman...
Yaşımız ilerledikçe,
Ve geriye baktıkça,
Aklımızda en belirgin kalan tek şey çocukluğumuzun o muhteşem büyüsü mü acaba bizi bir çok duyguların peşinden sürükleyen?
Yaşamımızın sonuna kadar içimizde var olan o "sırça köşk"deki çocuğun kocaman yüreğinden mi tutunuyoruz yoksa hayata?
Yanıtı ne olursa olsun,
Ne kadar büyürsek büyüyelim,
Çocukluktan kalma bir özlem çeker bizi kendisine.
Güzel olansa içimizdeki çocukla birlikte büyümek.
Yaşadığımız süreç çok kısa olmasına rağmen bir ömre sığacak cinsten.
Ve eşsiz kıymette...

ferda balkaya çetin
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...