Bir tılsımı var “baba” sözcüğünün.
Öğrendiğimiz ilk kelimelerdir.
Her söylenişte;
İçimizde büyüyen bir ferahlık,
Sonsuz bir huzur,
Hissettirir.
Paylaştığımız sevinçler, hüzünler, anılar gelir aklımıza.
Çocukluk günlerinden kalma hayranlığımızla ulaşmaya çalıştığımız kişidir babamız.
Gücün simgesidir varlığı.
Kale gibidir arkamızda.
Umut verir gönlümüze.
Parçası olduğumuz evrende doğduğumuz andan itibaren öğrenme serüveninin başlangıcında tutar ellerimizden bilinmeze doğru yürürken.
Sıcacık ve güvenli elleriyle.
Onun gölgesine sığınmak, inanmak, varlığından güç almak inanılmaz derecede mutlu kılar bizi.
Korkusuzca attığımız her adımın arkasında desteğini hissederiz.
Dünyanın en güçlü insanı yapar bizi .
Sevgisiyle.
* * *
Işıktır.
Aydınlatır.
Yol çizer bize.
Davranışlarından öğreniriz insanlığı.
Doğruluğu.
Onurumuzu korumayı.
Saygı duyarız inançlarına.
Değerlerine.
Yorgun argın eve dönüşündeki akşam kavuşmalarının heyecanı bambaşkadır.
Son noktayı koyar gibidir biten güne.
Ve hep ona bırakırız son sözü.
Babamız…
Mutluluk pınarımız.
Kanatları altında güvenle yaşadığımız çocukluğumuzun o muhteşem günleri.
Ve kapıları her an açık baba evimiz.
“ve o babalara ki
bize çocukluğumuzu sevdiren
hepinize gönül dolusu sevgi
hepinize selam olsun”
ferda balkaya çetin