İstanbul!.. Sen her mevsim güzelsin!..

 
“Eğer dünyada tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu.” (*)
İstanbul!
Anlamsızlığı anlamlandırıyor bu şehir, sitemi olmayan sessizliğindeyken.
Kendini unutturmuyor, özletiyor.
İnsanı cezbeden zarif, tutkulu bir çağrının sesine kulak verip gelirsiniz aniden.
Huzurlu ve sakin denizi selamlayan kıyı boyunca dağılır tüm hüzünleriniz.
Renk cümbüşü ile oluşan romantizmi yakalayabileceğiniz birçok nokta size hoş sürprizler hazırlayabilir gün boyu…
Tarihi dokusu, coğrafyası, iklimi, yaşam temposu, dinamizmi ve insan çeşitliliği ile dört mevsim özelliklerini bünyesinde canlı tutabiliyor.
Kültür, sanat ve doğa mirasının değer biçilemezliği onu dünyanın gerçek başkenti yapıyor.
Hemen her semtte çağdaş mimarinin tarihi yapılarla buluştuğu bir yer çıkabilir karşınıza.
Şaşırtabilir.
Nostalji yaşatabilir size.
Görkemli saraylarına, surlarına, camilerine, kiliselerine, vapurlarına bir de martı seslerini, simitçilerini, balık ekmek kokularını, insan kalabalıklarını, kokoreççilerini, sokak kedilerini ve çiçekçilerini eklerseniz,
Eşsiz bir tablonun parçaları birer birer yerine oturur, yeni keşfettiğiniz her parçayla da bütün olmaya çalışırsınız.
Gezip göreceğiniz, öğreneceğiniz öyle çok şey var ki…
Hüzünle sevinci bir arada yaşar, çay kahve molalarında kalabalığa karışır ve hayatın her anının kullanılmaya değer olduğunun heyecanı sokak çalgıcılarının nağmelerinde yerleşir belleğinize.
Doğanın olağan seyri içerisinde gelişen harika görüntülere şehrin geçmişini ve kültürünü de katarsanız daha derin bir bakış açısı kazanırsınız.
Her taşta,
Her duvarda,
Ve her ağacın köklerinde tarihin izlerine rastlamak mümkün.
Dev imparatorluklara ev sahipliği yapmış pek az şehir vardır bu dünyada.
Burada,
Bizans’ı hisseder, Osmanlı’nın izlerine tanık olur, çağdaş Türkiye’yi yaşarsınız.
Yorar sizi biraz da…
İnsanı çok eski yıllara taşıyan bir şehirdir İstanbul.
Bir musikidir.
Şiirdir.
Sevdadır.
Zamanın durmasını istediğiniz yer…
****
(*) Napolyon Bonapart

Ferda Balkaya Çetin