Sayfalar

26 Aralık 2010 Pazar

GÖRÜNENİN ÖTESİNE GEÇEBİLMEK

 

Gizli olanın arayışı ve insanoğlunun sınırsız merakı bilimi çıkarmıştır ortaya.

Kalp ve ruhun sezgiselliği akıl yoluyla kazanılan bilgiler ışığında görünmeyeni

görünür kılabilir bize.

Bizden uzaklaştıkça küçülen nesneleri yine aynı perspektif bir bakışla tersine çevirmek gibi…

Ya da,

Çıplak gözle göremediğimiz ancak çeşitli tekniklerle algıladığımız Hidrojen ve Oksijenin bütünleşmesi olan basit bir fizik denklemi H2O, yani bildiğimiz suyun bileşimini düşünmek gibi…

Aynadaki görüntü de basit bir yansıma değildir.

Görünen her şeyde görünmeyenlerin izi vardır.

Özneyle nesnenin görünen birliğini, gerçekle öznenin buluşmasında somutlaşan bir yansıyışın zihnimizdeki uyanışlarına fenomen bir yaklaşımla,

Ama tersine bir düşünceyle,

Nesnelerin görünürlüğüne değil özünün görünürlüğüne doğru ruhani bir yönelişten ters yüz edilen bir zamana geçişin engellenemez sonucu çıkar karşımıza, aynaya bakışta.

Somuttan soyuta doğru bir yolculuktur adeta…

Bizi çeken, görünürün özündeki gizli manalar.

Olmakta olan her şeyin arkasındaki onu etkileyen sebepleri öğrenmek zorundayız.

Hayatı,

Yüzümüze taktığımız maskeler ile oynuyoruz.

Görünüşümüzün altındaki gizli ”BEN” ler,

Görünen biz ile görünmeyen biz arasındaki derin uçurumlar,

Değişen ruh hallerimizle yenilenen görüşlerde aklıyor bizi.

Diğer bir yaklaşımla, kendimizden uzaklaşmanın yakınlaşması…

Kattığımız ve yüklediğimiz anlamlarla bize görünen gerçekler kendi gerçeğimiz olurken başka insanların gerçekleri değişimler yaratır düşünce dünyamızda.

Ortak gerçeklerde buluşmak,

Olası yeni bir görüşün sonsuzluğa açılan yepyeni bir bilinmeyeni gibi keşfedilmeyi bekler.

İnsan beyninin sahip olduğu potansiyel,

Görünen maddenin ardındaki asıl moleküler ve atomik yapıya daha da ötesine ulaşacak boyutta.

Evreni keşfetme mücadelesinde başlayan yolculukta insan, asıl sırrın ve sınırsızlığın kendisinde olduğunu sezmiş ve yaşamın labirentlerine korkusuzca dalmıştır.

Bu arayışlarda toplumun itici gücü olan sanatın etkisi pek çok…

Kimi zaman Divan Edebiyatı’nın “beyit” ve “gazel” leri arasına gizlenir.

Kimi zaman maharetli bir karikatüristin bizi gülümseten, düşündüren çizgilerinden zamanın ruhuna dokunur,

Bilinç ile bilinçaltı arasındaki köprüden gider geliriz.

Sınırsızca ortaya konulan düş gücünden görünen ve görünmeyene yapılan her keşifte ufkumuzda yeni pencereler açılması kaçınılmaz.

Görünmeyenin hiyerarşisi,

Değişimler zinciri gibi sanatsal bir devinimle yeniden uyanışı betimler.

İç özgürlüğümüzü kullandığımızda oluşan farkındalığımız bizi, zihnin, mekanın ötesine geçirir.

Ötesinde ilerlemek gibi zamanın…

“Olan” ve “görünen” arasındaki çelişki,

Yaşamdaki şaşırtıcı karşılaşmaların gizlendiği ıssızlık,

Aydınlanacaktır belki de akıl ve mantığın iradesiyle.

Ve “Neden” – “niçin” lerden kurtardığımızda zihnimize takılanları.

Gölgelerimiz ve yanılsamalarımız değil ruhumuzun ulaşmak istediği,

Bir ışık huzmesi halinde kendi aynamızda yeniden biçimlenmeyi bekleyen görünmeyenler…

FERDA BALKAYA ÇETİN
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...