Sayfalar

26 Aralık 2010 Pazar

Klasik Müzik Dinleyicisi Olmak


 

Müzik,
Diğer sanat dalları arasında en sivrileni.
Ruhun gıdası.
Doyum noktası.
İnsanları huzurlu, mutlu, heyecanlı, güçlü kılan bir olgu.
Beyin fonksiyonlarını geliştirdiği gibi insanı rahatlatıyor da…
Özellikle de klasik müzik…
En az insanlık tarihi kadar geçmişi olan müziğin sıradan olmayan devinimlerle eşsiz bir melodiye bir dansa dönüşmesi,
Klasik müzikle doğuşuna verdiği bir yanıttır adeta.
Barok döneminin asalet ve ihtişamını yansıtırcasına…
Hayatla iç içeliği yüzlerce yıldır dokusunda silinmeden dururken, oldukça karmaşık olan insan beynine de gizli bir akışı görünür kılıyor.
“ Görsel dünyayı algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların farklılıklarını kavrama yetisi” dediğimiz SPATİAL ZEKA’nın gelişimine,
İnsanın kavrama ve yaratıcılığındaki verimliliğine katkısı,
Toplumsal yapıyı da tetikleyerek entelektüel bir bakış getiriyor.
Altı yaşında senfonilerini yazmaya başlayan klasik müziğin önde gelen bestecilerinden Mozart’ın o an ki
ruh halini yansıtan iç yolculuğu ile kendi müzik anlayışımızın bizi buluşturduğu noktada,
Müzik içindeki ana temayı yakalayacak bilgiye sahip olmak, zevk almamızın yanı sıra anlamamızı da sağlayacak.
Günümüzde,
Mozart müziklerinin beyin gücünü artırdığı da biliniyor.
Bu önemli gerçek,
1993 yılında ABD ‘de yapılan bir araştırma sonucuna dayanılarak Natura dergisinde bir makale ile yayımlanmış.
Neşeli, kısa, kolay algılanabilen Mozart müzikleri IQ
üzerinde olumlu etki bırakıyor ve on dakika dinlemek bile yetiyor.
Vivaldi’nin, Bach’ın, Beethoven’in, Chopen’in… olağanüstü eserleriyle klasik müzik tarihine altın harflerle yazılması da boşuna değildir.
Gittikçe azalan bir kesimin içinde,
Tam anlamıyla odaklanarak,
Klasik müzik dinleyicisi olmak…

İhtiyacımız olan huzuru fazlasıyla sunuyor.


Ferda Balkaya Çetin
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...