“Elim birine değsin
Isıtayım üşüyünce
Boşa gitmesin
Son sıcaklığım”/ R.Ilgaz
İçimde karmaşık bir duygu…
Biraz sevinç, biraz hüzün, biraz da özlem…
Eski dosyalarımı karıştırıyorum, fotoğraflara bakıyorum, notlar okuyorum…
Dünde kalanlar birbiri ile bağlantılı gelişen olaylar zinciri halinde – bir rüya gibi- karşımda…
İlk ve son öğrencilerim arasındaki süreçte gidip geliyorum…
Yanlarında hissediyorum kendimi.
Çok ama çok özlediğimi.
Öğretmen olarak sınıfa ilk girdiğim günü.
Mezun ettiğim son öğrencilerimi.
Öğretmenlik yıllarımı.
Hepsini özlüyorum.
Her yıl olduğu gibi yine,
Belleğimdeki güzel anılarla, özlemlerle, sevinçlerle karşılıyorum 24 Kasım’ı.
Biraz da hüzünle…
Yarın Öğretmenler Günü.
***
“Öğretmenim sizin gözlerinizde ışıklı bir yol var. Gözlerinize baktıkça biz o yolda yürüyoruz.” diyordu Nihal’im.
İlk öğrencilerimden Mıstık ise hâlâ sımsıcacık sesleniyor, “Öğretmenim misket oynayalım mı?”
Sınıfa girmek için uzun bir müddet kapıya vurduğunu fark etmediğim Hicran’ımın kapıyı aralayarak bana iki kocaman gözle bakarken söylediklerini ise hiç unutmadım, “Öğretmenim gel de de geleyim.”
Ya Arda!
Muzipçe gülümseyişi ile bütünleşen sevimli sözlerini duyar gibiyim…
“Öğretmenim bugün bir değişiklik yapalım.” Nasıl bir değişiklik istediğini sorduğumda ise oldukça parlak ve zeki bir bakışla, “Hiç ders yapmayalım” diyerek o gün yüreğime yerleşmişti.
Ve merdivenlerden birlikte inerken ellerimden usulca tutan sınıfıma yeni gelen Zeliha ’mın beni hüzünlendiren, düşündüren sözleri, “Öğretmenim siz ne iyisiniz, beni hiç itmiyorsunuz.”
Hâlâ kulaklarımda o sımsıcacık sesiniz
Sihrine inandığım içten gülüşleriniz
Siz yaşama sevincim güzelliklerim
Olmuyor olmuyor çocuklarım sizsiz olmuyor
Öğretmen olmak!
Işık ışık yayılmak Mustafa Kemal’in bakışlarından Anadolu’ya…
Sürüklemek on binleri, çoğalarak.
Kucaklamak yaşamı büyüyerek gönüllerde.
Ve öğretmen olmak, dalgalanmak göklerde bayrak bayrak.
Yansımak insan sevgisiyle yeryüzüne.
***
“Bir sevdadır” öğretmenliğim hiç bitmeyen.
Öyle başladı, devam ediyor öyle…
Ferda Balkaya Çetin